acı ~ آجی
Kamus-ul'Alam - acı ~ آجی maddesi. Sayfa: 40 - Sira: 6

acı - آجی
(یاخود) هند ستانك جهت شرقیه سنده بر نهر اولوب، َ٣٢ ْ٢٤ عرض شمالی و َ٥۰ ْ٨٣ طول شرقیده واقع (سنتال) مملكتی جبالندن نبعان ایله شرق وشرق جنوبی یه طوغری آقه رق، ٣١۰ كیلو متره قطع ایتد كدن صكره، (بهاكی رتی) نهرینه دوكیلور، كه اوده (كنك) نهر عظمینه منصب اولور. _ هند ستانك جهت غربیه سنده واقع (كنیاور) مملتنده دخی بو نامله بر نهر بولنوب، (كج) كورفزینه منصب اولور.
Kamusul Alam, Şemseddin Sami; Kamusul Alamde acı maddesi. osmanlıcada acı ne demek, acı anlamı manası, acı osmanlıca nasıl yazılır. Osmanlıca sözlükte acı hakkında bilgi. Arapça acı ne demek. Arapça osmanlıca sözlük. Farsçada acı anlamı
Kamusul Alamde - آجی acı maddesi. Şemseddin Sami, Kamusul Alam Ansiklopedisi
acı ~ آجی güncel sözlüklerde anlamı:
Acı :::
- Bazı maddelerin dilde bıraktığı yakıcı duyu, tatlı karşıtı.
- Tadı bu nitelikte olan
Örnek: Acı kahvesini yudumluyordu. T. Buğra - Herhangi bir dış etken dolayısıyla duyulan rahatsızlık, ıstırap
Örnek: Omuzlarına kadar vücudun derisini haşlayan bayıltıcı yanma acısı ve dehşeti çok sürmedi. P. Safa - Ölüm, yangın, deprem vb. olayların yarattığı üzüntü, keder, elem
Örnek: İnsan, ölümün acısını en çok günün iki uzak saatinde hissetmektedir. Y. Z. Ortaç - Koyu (renk)
Örnek: Sıcak iklimlerde bu mevsim, tek renktedir, sadece acı yeşildir. R. H. Karay - Keskin, hoşa gitmeyen, şiddetli
Örnek: Acı poyraz kuvvetle esiyordu. O. Kemal - Kırıcı, üzücü, incitici, dokunaklı, korkunç
Örnek: Acı söz insanı dininden çıkarır. Atasözü
Acı ::: Bedenin bir parçasına dokunulunca hissedilen ağrı.
acı ::: ağır, ağrı, ateş, azar, çığlık, dağ, dokunaklı, elem, eziyetli, felaketli, göb
üt, ıstırap, keder, kaba, keskin, kırıcı, kötü, kubat, meşakkatli, üzüntü, yar
a, zehir, zehirli