Çağdaş Sözlük

Nasib ~ نصيب

Kamus-ul'Alam - Nasib ~ نصيب maddesi. Sayfa: 579 - Sira: 6

Kamusul Alam, Şemseddin Sami; Kamusul Alamde Nasib maddesi. osmanlıcada Nasib ne demek, Nasib anlamı manası, Nasib osmanlıca nasıl yazılır. Osmanlıca sözlükte Nasib hakkında bilgi. Arapça Nasib ne demek. Arapça osmanlıca sözlük. Farsçada Nasib anlamı

Kamusul Alamde - نصيب Nasib maddesi. Şemseddin Sami, Kamusul Alam Ansiklopedisi

Nasib ~ نصيب güncel sözlüklerde anlamı:

NASiB ::: Nasbeden, bir şeyi bir şeye diken. * Gr: Harfi (e) diye üstün okutan.

NASiB ::: Pay, hisse, kısmet. * Bir kimsenin elde edebildiği şey.

nâsî ::: (a. s.) : nisyân edici, eden, unutan, unutucu.

nasîb ::: (a. i.) : 1) pay, hisse. 2) birinin elde edebildiği şey. 3) Allah'ın kısmet ettiği şey

nasîb almak ::: [Bektaşilikte] tarikata girme tö reni yapılmak.

nâsl ::: (a. i. c. : nisâl, nusûl) : temren, ok, kargı gibi şeylerin ucundaki sivri demir.

nâsî ::: (a. s.) : nisyâtı edici, eden, nâsi| j_t; (a. u) , k|| dökucü nâçunutan, unutucu.

nasîb ::: (a. i.) : 1) pay, hisse. 2) nankör birinin elde edebildiği şey. 3) Allah'ın kısmet ettiği şey.

nâsir ::: (a. s. nesr'den) : 1) yayan,

nasîb almak ::: [Bektaşilikte] tarikata girme tö- saçan- 2' nesir va2an- reni yap. lmak. nas, r ; (a , . _ nasr. dan). nusret

nasib ::: nasip, kısmet.

NASiB ::: İnsanların en akıllısı, ölümü çok hatırlayandır. Ölümü çok hatırlayan insana, dünyâda şeref, âhirette yüksek dereceler nasîb olur. (Hadîs-i şerîf-Berîka)

Ey Allah'ım! Seni sevmeyi ve seni seveni sevmeyi ve senin sevgine beni yaklaştıracak şeyi sevmeyi bana nasîb et ve senin sevgini (sıcak ve harâretli günde) soğuk suyu sevmekten bana daha sevimli kıl. (Hadîs-i şerîf-Mektûbât-ı Ma'sûmiyye)

Allah'ım bana senin yolunda şehîd olmayı nasîb et. Peygamberin şehrinde ölmeyi kısmet et! (Hazret-i Ömer)

Yâ Rabbî! Bizlere nihâyetsiz rahmet hazînenden nasîb eyle! Hepimizi doğru yoldan ayırma! (İmâm-ı Rabbânî)

2. Allahü teâlânın ezelde takdir ettiği maddî ve mânevî rızık, kısmet.

Nasîbindir gezdiren yer yer seni,
Gâfil olma âkıbet yer, yer seni.

Bana kahve sunulmadı deme sen,
Nasîbin varsa gelir Yemen'den.

(Nâbi)

nasib ::: pay , kısmet , hisse

nasîb ::: pay , hisse , kısmet

nasib ::: ‬pay

nasib ::: Tanrı’nın kula verdiği

nâsî ::: (a. s.) nisyân edici, eden, unutan, unutucu.

nâsl ::: (a. i. c. : nisâl, nusûl) temren, ok, kargı gibi şeylerin ucundaki sivri demir.

nâsî ::: (a. s.) nisyâtı edici, eden, nâsi| j_t; (a. u) , k|| dökucü nâçunutan, unutucu.

NASİB :::

Pay, hisse, kısmet. * Bir kimsenin elde edebildiği şey